top of page

Hatalı Düşünme Biçimleri Nelerdir? Hemen Sonuca Varma ve En Kötüsünü Düşünme

Değineceğimiz ilk hatalı düşünme biçimi “hemen sonuca varma” veya “peşin hüküm verme” şeklinde adlandırılabilir ve belirli bir olumsuz sonucun gerçekleşeceğine yönelik görünürde çok az bir kanıt veya gerçeklik olması ve hatta hiç olmaması durumlarında insanların o sonuca mantıklı bir düşünce sürecinden geçmeden ulaşmalarına verilen isimlerdir. Bu bazen görünürdeki kanıtların veya elimizdeki bilgilerin veya gözlemlerimizin abartılması sonucunda da gerçekleşebilir. Diğer bir deyişle “hemen sonuca varma”, insanların varsayımlarına ya da şüphelerine muhtemel birer gerçekmiş gibi davranmalarına verilen isimdir. Burada kişi varsayımını veya şüphesini mantık süzgecinden geçirmeden ve elindeki kanıt ve gerçekliği isabetli şekilde değerlendirmeden belirli olumsuz bir sonuca direkt ulaşmaktadır veya atlamaktadır.


Otomatik düşüncelere bağlayacak olursak, hemen sonuca varma, uğruna çok az kanıt olsa veya hiç kanıt olmasa bile otomatik düşüncenizin doğru olduğu sonucuna atladığınızda ortaya çıkar. Kaza-yol örneğini tekrar düşünelim. Kaza-yol örneği şuydu: Her gün belirli bir yolda bir kaza tehlikesi yaşadığınızı hayal edin. Artık beyniniz o yolun tehlikeli ve güvenilmez olduğu düşüncesini size otomatik olarak sunarak sizi o yoldan uzak tutmaya çalışacaktır. Fakat eğer yaşadığınız kaza tehlikelerinin sizdeki etkileri çok fazla ve ağır olursa artık sadece o yoldan değil belki karşılaştığınız o yola az çok benzeyen benzemeyen tüm yollardan korkuyor olacaksınız. Hayatta da belirli bir dönemde isteyerek veya zorunda kalarak ilişkisel olarak sürekli yok sayıldığınız ve mutsuz olduğunuz şeyler yaşadığınızı düşünün. O dönem geride kaldıktan sonra bile beyniniz size ilişkilerin tehlikeli ve güvenilmez olduğuna yönelik, sizi korumak için negatif otomatik düşünceleri kendiliğinden ve sizin kontrolünüz olmadan sinyalleyebilir.


Şimdi ise şöyle düşünelim: Güvendiğiniz bir arkadaşınız o yol için yaya geçidi yapıldığını ve artık güvenli olduğunu size söylüyor. Siz arkadaşınızın söylediklerine pek kulak asmıyorsunuz. Daha sonra arkadaşınız sizi o yolun kenarına götürüyor ve güvenle karşıdan karşıya geçen insanları seyrettiriyor. Şayet siz otomatik düşüncenizi, yani “bu yol tehlikelidir” varsayımınızı uğruna artık hiçbir kanıt olmamasına rağmen doğru olarak kabul ederseniz peşin hüküm vermiş olacaksınız. Yani siz gördüklerinize ve şahit olduklarınıza rağmen zihninizdeki ön kabule göre hareket ediyor olursunuz. Eğer elinizdeki kanıtlarla beraber otomatik düşüncenizi veya zannınızı mantık süzgecinden geçirirseniz doğru bir sonuca ulaşmış olur ve bu sonuca göre davranırsanız da kolayca karşıdan karşıya geçersiniz.


Değineceğimiz diğer düşünce tuzağı, "Hep en kötüsünü düşünme”” veya “kıyamet senaryoları çizme" şeklinde isimlendirilen hatalı düşünme biçimi, kişilerin tahminlerinde çoğu zaman mümkün olan en kötü senaryonun gerçekleşeceğini otomatik olarak düşünmeleri sonucu ortaya çıkar. İnsanlar otomatik olarak mümkün olan en kötü senaryonun gerçekleşeceğini ve gerçekleşirse/gerçekleştiğinde bununla başa çıkamayacaklarını tahmin ettiklerinde veya varsaydıklarında “hep en kötüsünü düşünme” hatalı düşünme biçimine yakalanmış olurlar. Örneğin, bir partide söyleyecek ilgi çekici bir şeyi olmadığı takdirde insanların onu sevimsiz bulacağından endişe eden birisini düşünün. Ayrıca sevimsiz görünürse bunun çok kötü sonuçları olacağını düşünüyor olsun. Burada, bu kişi söyleyecek bir şeyi olmamasının sonucunun gerçekten kötü olacağını varsayıyor, yani sevimsiz bulunacağını, dışarıdan kötü gözükeceğini ve birisiyle konuşmak istediğinde reddedileceğini düşünüyor. Ayrıca, böyle bir reddedilme durumunda kesinlikle yıkılacağını ve mahvolacağını da varsayıyor. Bu kişi yalnızca tek bir olumsuz senaryoya odaklanmakta, bu da oluşabilecek diğer seçenekleri gözden kaçırmasına neden olmaktadır. Örneğin, diğer insanlar söyleyecek bir şeyi olmadığında onu sevimsiz bulmayabilir, sessiz kalmasını ilginç bulabilir. Veya partideki bazı kişiler onu sevimsiz bulurken bazıları onu karizmatik bulabilir. Bu kişi şans eseri onu sevimsiz bulan birisiyle konuşmak istediğinde olumsuz bir tavırla karşılaşabilir fakat onu karizmatik bulan birisiyle iletişime geçtiğinde oldukça sıcak bir diyaloğu kolayca başlatabilir. Ancak, “hep en kötüsünü düşünmek veya kıyamet senaryoları çizmek” daha partiye katılmadan kişinin “reddedilme”, “sevimsiz görülme” ve “ilginç olmama” olumsuz düşünce atmosferlerinin içerisine hapsolmasına neden olabilir. Bu şekilde negatif bir zihin yapısıyla partiye katıldığında da gerçekten söyleyecek ilginç bir şey bulma olasılığı azalabilir. Daha parti başlamadan kişi adeta ortada olmayan ve gerçekleşmeyen hayali bir reddedilme ve dışlanmayı deneyimlemeye başlamıştır. Bu da onun partide yeni insanlarla konuşmaktan kaçınmasına ya da partiye hiç gitmemesine bile neden olabilir. 


Yukarıda anlatılan “peşin hüküm verme, hemen sonuca varma” ve “hep en kötüsünü düşünme, kıyamet senaryoları çizme” gibi hatalı düşünme biçimlerini zayıflatmanın bir yolu, olumsuz otomatik düşüncelerinizi "gerçekler" olarak değil, olası yorumlardan biri olarak değerlendirmektir. “Bilişsel esneklik”, sizde güçlü duygular uyandıran durumlara başka yorumlar getirebilmenizi amaçlar. Düşüncelerinizde daha esnek olmayı öğrenmek, güçlü duygulara daha faydalı şekillerde yanıt vermenize yardımcı olabilir. Terapiniz esnasında bilişsel esneklik geliştirmeye yönelik seanslar ve çalışmalar gerçekleştirilmektedir.

İLETİŞİM BİLGİLERİ

Telefonla Randevu:

+90 545 714 71 77

Mail ile Randevu:

bilimterapi@outlook.com

Kısa Süreli Ön Görüşme: Ücretsiz

Seans Ücreti: 3000 TL

RANDEVU AL

Address: 500 Terry Francine St. SF, CA 94158

Tel: 123-456-7890

You can also contact us by using this form:

JOIN THE MAILING LIST

© 2035 by Site Name. Powered and secured by Wix

bottom of page