Bilişsel Davranışsal Sistem Analizi Psikoterapisi (Cognitive Behavioral Analysis System of Psychotherapy, CBASP) kalıcı (kronik) depresif bozukluğu tedavi etmek için özel olarak geliştirilmiş tek psikoterapi modelidir. Modelin temel amacı, hayatta karşılaşılan gerçek durum örneklerini kullanarak sorunlu faaliyet alanlarını analiz etmek ve ardından eksiklikleri gidermektir. Bu psikoterapi modelinde kronik depresyon hiçbir zaman Bilişsel Davranışçı Terapi'deki gibi bir “düşünme bozukluğu” olarak adlandırılmamıştır; daha ziyade, bu bozukluk istismarcı bir çocukluktan kaynaklanan ciddi bir duygusal rahatsızlık olarak kavramsallaştırılmıştır. Bu Bilişsel Davranışçı Terapi ile çeliştiği anlamına gelmez , daha ziyade Bilişsel Davranışçı Terapi'yi tamamlayıcı bir rolü olduğunu gösterir. CBASP psikoterapisine göre çocukluk ve ergenlikte anne-baba gibi özellikle kişiye oldukça yakın bireylerle tecrübe edilen duygusal, fiziksel ya da bedensel kötü muamele deneyimleri, kişinin sosyal hayatında ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamaya meyilli olması ile sonuçlanabilir. Bu sebeple, CBASP kişilerarası ilişkilere odaklanan bir psikoterapidir ve terapi esnasındaki iletişim ve etkileşim aracılığıyla kişinin sosyal becerilerini geliştirmeyi amaçlar. CBASP, kronik (kalıcı) depresyonu anlamlı ölçüde iyileştirdiği bilimsel araştırmalarla kanıtlanan var olan tek psikoterapidir.

Erken yaşlarda tecrübe edilen kötü muamele, çocukların başkalarına güvenemeyeceklerini, hata yapmaya haklarının olmadığını ya da gerçekten ne düşündüklerini ve hissettiklerini ifade etmemeleri gerektiğini erken yaşta öğrenmelerine neden olur. Yetişkin olduklarında, bu bireyler genellikle aynı varsayımları taşımaya devam eder ve erken çocukluk dönemindeki deneyimlerini tekrarlayan şekillerde hareket ederler. Örneğin, ihmal edilen ve başkalarının her zaman yüzüstü bırakacağını öğrenen çocuk, başkalarına asla güvenmeyen ve sonuç olarak başkaları tarafından desteklendiğini hissetme deneyimini asla yaşamayan bir yetişkin olarak büyür. 

Kronik depresyon yetişkinlikte de gelişebilir. Örneğin, önemli birisinin vefatı veya ilişkisel bir travma gibi acı bir olayı tecrübe etme sonucu ortaya çıkabilir. Her ne kadar çocuklukta kötü muameleye maruz kalmamış olsalar da yetişkinler de bu tarz ağır ve acı tecrübeler sonucu hayatı olumsuz etkileyen yukarıdaki gibi varsayımlar geliştirebilir ve bu da kronik (kalıcı) boşluk hissi ve depresyon duygularına yol açabilir. Araştırmalar, CBASP terapisinin hem erken hem de geç başlangıçlı kronik depresyonu etkili bir şekilde tedavi edebilen tek kronik depresyon psikoterapisi olduğunu göstermektedir.

CBASP'de bireyler, insanlarla ilişkilerinde gerçekleştirdikleri davranışlarının sonuçlarını gözden geçirmeyi öğrenirler. Diğer bir ifadeyle, varsayımlarına ve genel ya da ön kabullerine daha az güvenmeyi ve çevrelerinde gerçekten olan biteni daha iyi anlayıp edindikleri bu yeni anlayışa daha fazla güvenmeyi öğrenirler. Örneğin, CBASP’de terapist ve danışan, kişinin diğer insanlarla yaşadığı, olumsuz sonuçlanan veya hakkında kendini iyi hissetmediği bir olayı daha yakından incelerler ve bu olayın nasıl değerlendirilmesi ve düşünülmesi gerektiğini, aynı zamanda bu olay esnasında verilen reaksiyonların ve ortaya çıkarılan davranışların daha iyi yollarını belirlemeye çalışırlar. Bu şekilde, bireyler geçmiş travmaya değil, gerçekte karşılaştıkları duruma daha uygun düşünceler ve davranışlar geliştirmeyi öğrenirler.

Bu şekilde terapi boyunca danışanlar, başkaları hakkında daha etkili varsayımlarda bulunabildiklerini fark ederler. Bu yeniden öğrenim esnasında, danışanlar çevreleriyle algısal olarak daha bağlantılı hale gelirler. Algısal bağlılık, kişinin başkalarına daha erişilebilir hale gelmesi ve kişilerarası etkileşimlerden daha fazla yararlanmayı öğrenmesi anlamına gelir. Bir bakıma CBASP, insanların ilişkilerinden daha fazla doyum elde etmelerine (yani daha anlamlı ve ödüllendirici ilişkiler kurmalarına) yardımcı olur.